DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENLERİ GELİŞİM PROGRAMI (DÖGEP) ŞUBAT-MART DÖNEMİ
294
09:01
18.03.2022

ÜLKEMİZİN DİN ÖĞRETİMİNE İLMİ TARİHİ VE KÜLTÜREL MİRASINA KATKIDA BULUNAN BİLİM İNSANLARININ VE ÖNCÜ ŞAHSİYETLER

           15.03.2022 Salı günü Nebahat Şifa Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde DÖGEP kapsamında yapılan programda, Alanya Anadolu İmam Hatip Lisesi Din Kültürü öğretmeni Burak TEKİNE, aşağıda içeriği yer alan "Ülkemizin Din Eğitimine, İlmi ve Kültürel Değerlerine Katkısı Olan Bilim İnsanları, Öncü Şahsiyetler" 50 kişilik katılımcı öğretmenlerimize sunumunu yapmıştır.

BİR EĞİTİMCİ OLARAK MEHMET AKİF 1873-1936

Mehmet Akif´in, II. Meşrutiyet öncesi çeşitli okullarda dersler verdiği bilinmektedir.

Mehmet Akif´in ilk hocalık görevi, kendisinin de1893´de mezun olduğu Halkalı Baytar Mektebindedir. 1906 yılında bu mektepte Kitabet-i Resmiye hocası olarak göreve başlar

Bir süre sonra 25 Ağustos 1907 tarihinde Çiftlik Makinist Mektebi´nde de Türkçe muallimliği yapmıştır.

 1908 sonrasında ise onu Edebiyat-ı Osmani derslerini vermek üzere Darülfünun kadrosu içerisinde görürüz

Onun Darülfünundaki bu hocalık görevi 1913-1914 öğretim yıla başlarına kadar yaklaşık dört yıl sürer ve Akif kendi isteğiyle (Ferit Kam´ın kadro dışı bırakılması) görevinden istifa eder.

Resmi öğretmenliklerinin yanında Daru´l-Edeb isimli özel bir mektepte de fahri (gönüllü) olarak dört, beş sene ders vermiştir.

 

AKİF'E GÖRE TOPLUMUN TEMEL PROBLEMLERİ

Cehalet ve Tembellik

Tefrika

Azmi Bırakıp Durgunluğa Düşmek

Ahlâk Bozukluğu

Yetişmiş İnsan Sıkıntısı

Eğitimde Bozukluk

Kopuk Bir Toplum

Toplum Ferdlerinin Aynı Duyguları Paylaşmaması

Kalkınma Hamlelerinin Durması

İctimâî Terbiye Bozukluğu

 

M. AKİF'E GÖRE EĞİTİMCİNİN NİTELİKLERİ

 

Toplumun problemlerini ve dinamiklerini iyi bilecek.

Şahsiyet eğitimi

 Usül - metod (''Usulsüzlüğümüz, vusulsüzlüğümüzdendir.''

"Muallimim" diyen olmak gerektir imanlı / Edebli, sonra liyakatli, sonra vicdanlı. / Bu dördü olmadan olmaz: vazife, çünkü, büyük'' Fatih Kürsüsünde

 

MAHMUT CELALEDDİN ÖKTEN 1882-1961

''65 YAŞINA KADAR SANKİ BİR HAZIRLIK YAPMIŞ GİBİYDİ...''

İmam Hatip Kursları

İmam Hatip Okulları

''ARMUT KAFALILARLA ZINDIKLAR ARASINDA''

Arapça Okul

'' Tutkundu, bu işe, bu hizmete çok tutkundu. Öylesine tutkundu ki: ''Saçımın telleri kadar canım olsa hepsi bu yolda feda olsun'' derdi.  Dr. Hümeyra Ökten

MAHİR İZ 1895-1974

KENDİ MÜFREDATININ MUALLİMİ:

CAMİDE OKUNAMAYANI SINIFTA OKUMAK

1971 MUHTIRASI: MAAŞ YOK!

12 Mart 1971 muhtırasından sonra emekli olan; fakat yine de fakültelerde derslere giren hocalara tebligat yapılarak; derslerini ücretsiz devam ettireceklerse derslere girmeleri aksi takdirde evlerine dönmeleri gerektiği bildirmiştir. Bunun üzerine Mâhir Hoca ders senesinin sonuna kadar ücret almadan derslere girmiştir. Hoca 75 yaşındadır. Erenköy'deki evinden enstitüdeki dersine 3 vasıta değiştirerek gelir.

NASIL ÖĞRETİRDİ?

Selçuk ERAYDIN anlatıyor:

"Yerini dolduramadığımız bir insan Mâhir Hoca. Özel hayatını bile eğitime öğretime adamış bir insan. Eğitim öğretim; ama öyle bir yerlerden oku, birilerine aktar tarzında kuru kuruya değil. Gündeme getirdiği her hayrı önce kendi hayatına geçiren, kendisi yaşayan bir insandı Allah rahmet eylesin. Fasarya değildi, onun eğitim öğretim tarzı. Hayattı, muhabbetti."

 

NUREDDİN TOPÇU 1909-1975

Nureddin Topçu, İstanbul Lisesinde öğretmen iken başından şöyle bir olay geçmiştir. Topçu, İst. Erkek Lisesinde öğreten iken anı zamanda İstanbul İ.H.L'de de derse giriyordu. Okulun mutemdi ücret bordlarını hazırlamış fakat Topçu bordroyu imzalamaz.

'' Ben buraya din adamlarına hitap  etmeye geliyorum, buda ayrı bir ibadettir, ibadetten para alınır mı?''

'' Sen devletten zengin misin?''

"Dünyada hiçbir fetih, kaderin sırrına vakıf olanlar için sınıf kapısını açmak kadar şerefli değildir"                                                                                                                                           

Nureddin TOPÇU "Muallimin en büyük görevi gençlere merhamet ve adalet duygularını aşılamak gelir. Hoca talebesine karşı baba gibi merhametli olmalı, asla zulüm yapmamalıdır. Zulüm, kötü sözle, gözden düşürmekle, küçük görmekle, bir de intikamcı metotlarla not vermekle yapılır. Bu vasıtaları kullanan hoca, gelecek nesiller ve insanlık için zalimler hazırlamaktadır."

    

 M. AKİF İNAN 1940-2000

Talebelerini peşinden sürükleyen...

Kahvaltı

Börekler, çörekler...

Ellerine kitaplar tutuşturan

Derdiyle dertlenen, dört duvarın ardında özel ilgi ve alaka...

TEVHİD MÜCADELESİ

«Modern zamanların parçaladığı zihin, inançla eylemi ayırır, düşünceyle sanatı, sanatla dini ve bütün bunlarla devleti birbirinden belirsiz sınırlarla ayırır.» Şaban Abak

 

SEZAİ KARAKOÇ   (1933-2021)

EĞİTİM İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ

PROBLEMİN TESBİTİ

"Geçmiş eğitim yapısı ile irtibatsız olan ve tamamen Avrupa'dan taklit bir eğitimin uygulandığı mevcut yapının gençliğe gereken şuuru verememesi" ve kendi ifadesiyle "maarifin bütününe yayılı olarak bulunması gereken, kökünü tarihin derinliklerinden alan, umudunu gelecek zamana uzatmış bir idealin noksanlığı" ona göre asıl problemdir

 

"Eğer, Birinci Cihan Savaşı'nda Çanakkale'de, Kafkaslar'da, Sarıkamış'ta Kanal'da, Gazze'de, Kudüs'te, Selman-ı Pak muharebelerinde ölenleri yeni nesillerimiz bilmiyorlar, unutmuşlar ya da hatırlamıyorlarsa, hatırlasalar da neden öldüklerini, hangi amaçla can verdiklerini bilmiyor ve anlamıyorlarsa, hangi medeniyet ve idealin, hangi yüce manevi değerlerin aşk ve heyecanı, fedakarlığıyla göz kırpmadan şehit olduklarını düşünemiyorlarsa...bugünü de anlamıyorlar demektir." Çağ ve İlham S.60

2-GEÇMİŞLE OLAN MUHASEBE...

-" Mitleri, efsaneleri ve hele hele dinî menkıbeleri, günün siyasî ve ekonomik hegemonya hayallerinin dayanağı yapmak, insanın kendini aldatmasından başka bir sonuç doğurmaz. Efsaneleri rahat bırakalım. O devi uyandırmayalım. Çünkü: o devi bir kere uyandırıp sırtına binenler, kısa zamanda aldandıklarını anlayacaklardır. O dev kendilerini kaldırıp yere çalacaktır."

     ÇÖZÜM

Sezai Karakoç'un çerçevesini çizdiği ve geçmişin kültürel birikimini (süzgeçten geçirerek) şimdiye taşıyacak kuşak olarak tarif ettiği ve kendi ifadesiyle diriliş eri olarak tavsif ettiği aydın kişilik, kavramların asli anlamlarına kavuşturularak zihinsel düşünme biçiminin yeniden örgütlenmesinde toplumda öncü rol oynayacaktır. Emrullah Efendi'nin Tûba ağacı nazariyesinde yukarıdan aşağıya bir değişim olarak beliren ve değişimin yükünü aydınlara yükler.

18-03-202218-03-2022


Yayın Tarihi: 18.03.2022